Antik çağlarda filozofları hayal etmeniz gerekse, muhtemelen aklınıza sakallı, yaşını almış bir erkek profili gelir. Meydanlarda öğretilerini paylaşan, etrafında kendisini dinleyen büyük bir kalabalığı toplayan bir kadın figürü ise çoğu insanın bu anlayışına uymayacaktır. Ancak tarih, bu kalıplaşmış anlayışa meydan okuyan bir figürü barındırır: İskenderiyeli Hypatia.
Hypatia, entelektüel başarılarıyla olduğu kadar trajik sonuyla da tarihe damga vurmuş, antik dünyanın en önemli kadın filozoflarından biridir. Onun hikayesi, sadece antik dönemin toplumsal ve bilimsel dinamiklerini anlamak için değil, aynı zamanda kadınların entelektüel alandaki varlığına dair güçlü bir örnek sunar.
İskenderiyeli Hypatia Kimdir?
MÖ 331 yılında Büyük İskender tarafından kurulan İskenderiye şehri, antik dünya için bir kültür ve eğitim merkezi haline gelmişti. Hypatia, MS 350 civarında (kesin tarih bilinmemekle birlikte), o zamanlar Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olan Mısır İskenderiye’de doğdu.
Hypatia’nın babası olan filozof ve matematikçi Theon, İskenderiye’deki Mouseion adlı prestijli akademinin yöneticisiydi. Araştırmayı ve sorgulamayı seven meraklı bir genç olan Hypatia, babasının rehberliğinde el sanatları, şiir, matematik, astronomi, geometri ve felsefe gibi çok çeşitli alanlarda mükemmel bir eğitim aldı.
Zamanla babasının bilimsel araştırmalarında oyun arkadaşı halini aldı. Hatta tarihi kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla Hypatia, zamanla yeteneği ve bilgisiyle babasını çok geride bırakacak, kendi çağının en parlak zihinlerinden biri olarak ün kazanacaktı.
Yıllar sonra babasından öğrendiklerine kendi kendine öğrendiklerini de katıp şunları yazdı: “Masallar masal diye, efsaneler efsane diye anlatılmalıdır. Boş inançları gerçek diye öğretmekten daha korkunç bir şey olamaz. Çocuk aklı bunları kabul eder ve çocuk yanlış şeylere inanır. Bu yanlış inançlardan arınmak çok zor olur, uzun yıllar alır. İnsanlar boş inançlara bir gerçekmiş gibi inanıp uğruna dövüşürler. Hatta boş inançlar uğruna daha fazla dövüşürler çünkü boş inanç öylesine elle tutulmazdır ki çürütülmesi neredeyse olanaksızdır.”
Gerçek İle Yapılan Evlilik
İskenderiyeli Hypatia, yetişkinlik dönemine eriştiğinde, yalnızca bir filozof değil, aynı zamanda bir öğretmen ve entelektüel lider olarak büyük bir saygınlık kazanmıştı. Kendi okulunu yönetiyor ve Roma İmparatorluğu’nun dört bir yanından gelen en parlak zihinlere ders veriyordu. Onun dersleri, Avrupa, Asya ve Afrika’dan gelen öğrencileri İskenderiye’ye çekmişti.
Hypatia, yalnızca bir öğretmen değil, aynı zamanda dönemin en prestijli entelektüellerinden biriydi. Sınıfı ve evi, öğrenciler, bilginler ve düşünürlerle dolup taşardı. Öğrencileri arasında, daha sonra İskenderiye valisi olacak Orestes ve Ptolemais’in piskoposu olan Synesius gibi isimler de yer alıyordu. Bu durum, onun felsefi ve bilimsel düşüncesinin ne kadar etkili olduğunu ve farklı alanlardan insanları nasıl bir araya getirdiğini gösterir.
Hypatia’nın yalnızca zekası değil, aynı zamanda fiziksel güzelliği de dikkat çekiyordu. Bu durum, sınıflarında ona hayranlık besleyen birçok genç erkeğin, entelektüel hayranlığın ötesine geçerek ona aşık olmasına neden oluyordu. Ancak İskenderiyeli Hypatia, kendisine yapılan tüm evlilik tekliflerini reddetti ve her seferinde aynı cevabı verdi: “Ben gerçekle evliyim.” Bu söz, onun hayata olan adanmışlığını ve felsefeye olan bağlılığını yansıtır.
İskenderiyeli Hypatia, fikirlerin hızla değiştiği bir dönemde yaşamıştı. İskenderiye’de, Hristiyanlar ve paganlar arasında sık sık patlak veren isyanlar mevcuttu. Şehrindeki artan şiddete rağmen Hypatia, Hristiyan seçkinlerle iyi ilişkiler kurmayı başarmıştı. Bu kişilerden birisi de MS 382-412 yılları arasında İskenderiye Patrikhanesi’nin başında bulunan Theophilus idi. Ancak Theophilus’un ölümünden sonra, onun yerini alan yeğeni Cyril, şehrin kontrolünü ele geçirmek için mücadele etmeye başladı.
Cyril, etkin konuşma yeteneğiyle halkı etkileyen, ancak dini otoritesini güç kazanmak için saptıran biriydi. İskenderiye, büyük bir Hristiyan nüfusa sahip olmasına rağmen, aynı zamanda kozmopolit bir şehirdi. Yeni piskopos, bu karmaşık yapıyı kendi lehine çevirmek için Hristiyan önyargılarını kışkırtarak popülerlik kazanmaya çalıştı. Onun asıl amacı, Hypatia’nın dostu olan Orestes’i zayıflatmak ve gücü ele geçirmekti.
Orestes, Cyril’in artan etkisine karşı koymak için İmparator’a şikayet mektupları yazsa da, yanıt alamadı. Bu süreçte Cyril, halkı manipüle etmek ve otoritesini sağlamlaştırmak için tehlikeli gruplarla ittifak kurdu. Mısır çöllerinden gelen radikal Nitrian Rahipleri ve Christian Parabolani adlı bir grup, onun en sadık ve şiddet yanlısı destekçileri arasında yer aldı.
Bu grupların şiddet yanlısı faaliyetleri, İskenderiye’deki gerilimi tehlikeli bir şekilde tırmandırdı. Orestes ve Cyril arasındaki siyasi mücadele büyüdükçe, dikkatler Orestes’in dostu olan Hypatia’ya çevrilecekti.
İskenderiyeli Hypatia Neden Öldürüldü?
Hypatia, İskenderiye Piskoposu Cyril için yalnızca bir entelektüel değil, aynı zamanda siyasi bir tehditti. Onun etkisi, halkın geniş kesimleri arasındaki olağanüstü popülaritesiyle de güçlenmişti. Bu popülerlik, zamanla Hypatia’ya yönelik karalama kampanyalarının başlamasına yol açtı.
Cyril’in destekçileri tarafından büyücülük suçlamalarıyla hedef alındı. Bu söylentilerin yayılmasıyla birlikte, Hypatia’ya yönelik düşmanlık hızla arttı. Kısa bir süre sonra, fanatik bir Hristiyan militan grubu, harekete geçti. Bu grup, Hypatia’yı İskenderiye sokaklarında buldu ve arabasından sürükleyerek indirdi. Kalabalığın önünde onu soyup, acımasızca vücudunu parçalara ayırdılar. Ardından cesedini yakarak korkunç bir son verdiler.
Hypatia’nın öldürülmesi, güç, din ve toplumsal normların çarpıştığı bir dönemin simgesi haline geldi. Ünlü matematikçi Hardy’nin söylediği gibi, bir çağ Hypatia’nın ölümü ile sona erdi. Bundan sonra skolostik düşünce egemenliğini 1500 yıl sürdürecek ve bilimsel yönüyle karanlık çağa girecekti.
Hypatia’nın hikayesi, 18. yüzyılda Aydınlanma filozofları tarafından coşkuyla yeniden ele alındı. Voltaire gibi düşünürler, Hypatia’yı seküler akıl yürütmenin, bilimsel sorgulamanın ve hoşgörüsüzlüğe karşı entelektüel direnişin bir sembolü olarak gördü. Onun mirası, Aydınlanma’nın temel değerleriyle özdeşleşti.
Bugün, Hypatia’nın anısı yalnızca filmler ve kitaplarda değil, gökyüzünde de yaşamaya devam ediyor. Bir asteroide ve Ay’da bir kratere onun adı verilmiştir. Yazıyı Hypatia’nın hayata bakış açısını özetleyen sözüyle kapatalım: “Bizi birleştirenler, ayıran şeylerden daha fazla, hepimiz kardeşiz…”
Sibel ÇAĞLAR
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Hypatia, Ancient Alexandria’s Great Female Scholar; Yayınlanma tarihi: 14 Mart 2010; Bağlantı: https://www.smithsonianmag.com/history
- Rebecca Buxton; The Philosopher Queens: The lives and legacies of philosophy’s unsung women; ISBN: 178352801X
- Hypatia of Alexandria: The Life and Death of a Female Philosopher. Yayınlanma tarihi: 20 temmuz 2021; bağlantı: https://www.thecollector.com/
Dünyalılar