“Gitar, kalbinize yaslayarak çalabileceğiniz tek müzik aletidir”
21 şubat 1893’de İspanya’nın Granada vilayetinde dünyaya geldi. Müziğe yatkınlığı daha minicik bir çocukken anlaşıldı. Ailesi “gerçek bir müzik aleti” çalması için kendisine çello ve piyano hocaları tuttu. Ama o, ısrarla gitar çalmak istiyordu.
Gitar o vakitler içkili eğlence yerlerine ve çingenelere yakışan bir müzik aleti olarak görüldüğü için pek elit bir enstrüman sayılmıyordu. Ailesinin muhalefetine rağmen, o gitar öğrenmek için direndi ve Granada Müzik Enstitüsü’nde öğrenciyken kendisine gitar hocası aradı, bulamayınca da gitarı kendi çabalarıyla öğrendi.
O nedenledir bildiklerini başkalarına öğretmeyi ilke edinerek bir çok öğrenci yetiştiren öğretmen oldu.
Diğer müzik aletleri için bestelenmiş eserleri gitar için yeniden düzenledi. Özellikle Bach ve Handel eserlerini gitar edebiyatına kazandırdı. Birçok besteciyi gitar için beste yapmaya yönelterek gitar repertuvarının genişlemesini sağladı.
Gitarın akustik özelliklerini iyileştirmek için gitar yapımcılarını farklı ağaç ve tasarımlarla yenilikler yapmaya zorladı. Klasik gitarın konservatuvar ve akademilerde ders olarak okutulmasını sağladı.
Dünyanın her yerinden genç kuşakların ilgisini gitara çekti ve Airio Diaz , John Williams gibi önemli gitaristleri yetiştirdi.
Segovia’dan önce de seçkin gitaristler vardı ama gitar, klasik müzik için ciddi bir müzik aleti olarak kabul görmediğinden Segovia, olağanüstü çabalarıyla, gitara olan inancıyla ve sevgisiyle bunu değiştirdi.
Bu yüzden Andrés Segovia, 20. yüzyılın en büyük klasik gitaristi olarak kabul edilir.
Türk Sanat Musikisini, konser salonlarına taşıyıp frak giydiren Münir Nurettin üstad gibi, gitarla büyük konser salonlarında resitaller veren bir fenomen olmuştur.
2 Haziran 1987’de Madrid’de aramızdan ayrıldı.