Tarih

Oryantalizm

Kendinden söz etmeyen; duygularını, kişiliğini, kimliğini ifade etmeyen, tarihinin temsilciliğini üstlenmeyen Doğulu adına konuşarak, Doğu’yu temsil ettiler. Doğulunun niçin ve nasıl Doğulu olduğunu sadece Batılılara değil, Doğuluya da gösterip benimsettiler. Onların tarihlerini, coğrafyalarını, dinlerini, dillerini, kültürlerini ve karakterlerini saptadılar, belgelediler. Sonuçta üniversitelerde araştırılan, öyküleri yazılan, ressamların atölyelerinde işlenen, müzelerde sergilenen, yeniden kurulan pek çok Doğu çıktı ortaya. Aynı sıfatlar, aynı imgelerle betimlenen, hiç değişmeyen bir Doğu’ydu bu. Hayranlık duyulsa da aşağılanan, hor görülen, `üstün’ Batı kültürüne bağımlı kılınan bir Doğu… Despotizmi, zulmü, ihtişamı, duygusallığı, erotizmi, ehlileştirilmiş felsefesi ve mistisizmi ile yeniden kurulan Doğu… Oryantalizm; Batı’nın ürettiği hayali bir Doğu’ydu bu ama uçuk bir Batı rüyası da değildi. Doğu’nun ve ona ait özelliklerin Batılı gözle yeniden kurulmasıydı. Batı’nın karşıt imgesi olarak ona göre kendini tanımladığı ve rahat bir vicdanla sömürebilmek için“ötekileştirdiği” suskun Doğu’nun hayaletiydi.

1 2Sonraki sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu