Tarih

Türkiye’de Tarihi Köprüler

Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı, kıyıyı veya vadiyi birbirine bağlayan geçitler olarak anılan köprüler, tarih boyunca medeniyetlerin gelişmesine ve birbirleriyle ilişkiye geçmesine araç oldu. Sadece işlevsellikleriyle değil mimari ve estetik görünüşleriyle de ilgi çeken bu yapılar Türkiye’nin kuşaklar boyunca aktarılan kültürel mirasını oluşturuyor.

MALABADİ KÖPRÜSÜ

Silvan ilçesi yakınlarında bulunan köprü, Artuklu dönemi eserlerinden. Köprü taş köprüler arasında kemeri en geniş olan köprülerden sayılıyor. Kemerlerin iki yanında kervan ve yolcuların konaklaması için odalar bulunuyor.

Diyarbakır-Silvan yolu üzerinde, Malabadi denilen yerde, Dicle Nehri’ne karışan Batman çayı üzerindedir. Köprünün üç satırlık kitabesinden Temurtaş ibn İlgazi Bin Artuk tarafından 1147 yılında yaptırıldığını, masraflarının kendisi tarafından ödendiği öğrenilmektedir.

Köprü birbirlerinden farklı uzunlukta ve kırık hatlar şeklinde devam eden üç kısımdan meydana gelmiştir. Bunlardan birincisi yolla birleşir, onu büyük bir kemer izler, sivri kemerli olan bu bölümü yalnızca dolgudan ibaret olan üçüncü bölüm tamamlar.

Kesme gri kalker taşından yapılan bu köprüden söz eden Evliya Çelebi yapı özelliği, biçimi, boyu ve sağlamlığı ile Anadolu’da yapılmış olan bütün köprülerden daha üstün olduğunu belirtir.

ON GÖZLÜ KÖPRÜ
Dicle Köprüsü olarak da bilinen köprü, Diyarbakır’ın üç kilometre güneyinde eski Silvan yolu üzerinde bulunuyor. Mervanoğlu devrinde M.S 1065 tarihinde Nizamüddevle Nasr tarafından yaptırılmış.

JUSTİNİANUS KÖPRÜSÜ

Bir mühendislik harikası sayılan Justinianus Köprüsü, Türkiye’nin önemli kültür değerlerinden biri. Bizans döneminden günümüze sağlam kalan bu dev eser kalker taşı kullanılarak inşa edildi. Bizans İmparatoru Justinianus tarafından 561 yılında yaptırılan köprü, Sakarya’nın Adapazarı ilçesi Beşköprü mevkiinde bulunuyor.

Köprü 430 metre uzunluğunda ve 10 metre genişliğinde. Böyle muhteşem bir eserin, debisi çok az bir derenin üzerine inşa edilmesi ve selyaranlarının nehrin akış yönünün tersine yerleştirilmesi arkeologlar tarafından hâlâ tartışılıyor. Uzmanlara göre köprü, İzmit Körfezi’ni Sapanca Gölü üzerinden Sakarya Nehri aracılığıyla Karadeniz’e bağlama projesinin bir parçası olarak yapıldı. Justinianus’un bugün yıkılmış olduğu sanılan diğer dört köprüyle birlikte, bir yapı kompleksi şeklinde planlandığı sanılıyor.

BÜYÜKÇEKMECE KÖPRÜSÜ 

Büyükçekmece Gölü’nün daralarak Marmara Denizi’ne kavuştuğu noktaya konumlanan bu köprü, Büyükçekmece semti ile Mimarsinan beldesi arasındaki karayolu bağlantısını sağlıyordu bir zamanlar. Anadolu’nun çeşitli bölgelerini görkemli eserleriyle süsleyen büyük usta Mimar Sinan’ın yapıtlarından biri olan köprü, günümüzde sadece yayaların kullanımına açık.

Son derece ilginç bir tasarımı olan Büyükçekmece Köprüsü, dört ayrı köprünün birleşmesinden oluşuyor. Her biri orta noktasında en yüksek konuma ulaşan dört köprü, küçük eğimlerle birbirine bağlanıyor. İlki dokuz, ikincisi beş ve son ikisi yedişer gözlü olan köprüler, farklı biçimlerine karşın estetik bir tasarımla birleştirilmiş. Köprünün bir tarafından yürümeye başlanıldığında, dört küçük iniş ve çıkış yapılarak karşı kıyıya geçilebiliyor. Yapım çalışmaları sırasında gölün suları tulumbalarla çekilerek kazıklar çakılmış ve kurşun eritme tekniği kullanılarak bu kazıkların araları doldurulmuş. Köprü 635 metre uzunluğunda ve 7 metre genişliğinde. 1972 ve 1989 yıllarında onarım görmüştür.

SULTAN SÜLEYMAN KÖPRÜSÜ

Osmanlı İmparatorluğu’nun iki eski başkenti olan İstanbul ile Edirne’yi birleştiren yol üzerindeki köprü, padişah ordularının Balkanlar’a geçiş güzergâhında bulunuyordu. Silivri yerleşimi o dönemde saray mensuplarınca sayfiye ve avcılık mekânı olarak da kullanılıyordu. Stratejik konumundan dolayı bu önemli geçit noktasına Mimar Sinan tarafından 1566 yılında yapıldığı tahmin edilen Sultan Süleyman Köprüsü, Osmanlı döneminden günümüze kalan anıtsal yapılardan biri.

Silivri Çayı üzerine inşa edilen köprü, 32 kemer göz olarak planlanmış. 348 metre uzunluğundaki eser, büyük ustanın sivri kemer yerine basık kemer formunda tasarladığı ilk köprülerden biri. Mimar Sinan’ın Trakya Bölgesi’nde yaptığı Büyükçekmece Köprüsü’nden sonra en güzel köprüsü olarak anılan Sultan Süleyman Köprüsü, küfeki ve kalker türü taşlar kullanılarak inşa edildi. Neredeyse düz bir hat üzerinde E5 karayoluna paralel uzanan köprü parke taşlarla döşeli. Köprünün her iki girişinde kilittaşı seviyesinde duran ikişer baba taşı mükemmel bir işçiliğin eseri olarak görülmeye değer.

Silivri Çayı’nın alüvyon taşıması sonucu ayaklarının bazıları bataklık altında kalan köprü, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 1988 yılında onarılarak araç trafiğine kapatıldı. Koruma altına alınan anıtsal eser statüsündeki Sultan Süleyman Köprüsü sadece yayalar tarafından kullanılabiliyor artık.

SOKULLU MEHMET PAŞA KÖPRÜSÜ 

Osmanlı İmparatorluğu’nun bir devrine damgasını vuran vezirler ailesi Sokollular, Anadolu’nun çeşitli bölgelerine ondan fazla köprü inşa ederek isimlerini ölümsüzleştirdi. Bu köprülerden biri de Kırklareli ilinin Lüleburgaz ilçesindeki Sokollu Mehmet Paşa Köprüsü.

İstanbul – Edirne karayolunun Lüleburgaz – Havsa güzergâhı üzerinde bulunan köprü, Lüleburgaz Çayı’nın iki yakasını birbirine bağlıyor. Köprünün ortasında yer alan kitabenin bulunduğu tarihi köşk günümüze ulaşamadı ne yazık ki. Bu yüzden yapım tarihi bilinmemekle birlikte, köprünün Mimar Sinan’ın 1564 yılında, hemen yakınlarda inşa ettiği külliye yapılarının devamı niteliğinde olduğu sanılıyor. 84 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğindeki köprü, dört göz olarak tasarlanmış. İki büyük kemeri arasında bir tahliye gözü bulunan ve 1930’lu yıllarda onarımdan geçen Sokollu Mehmet Paşa Köprüsü kalker taşlardan inşa edildi.

Halk arasında Lüleburgaz Köprüsü ya da Taşköprü olarak da bilinen tarihi köprü hâlâ araç ve yaya trafiğine açık. Köprü 1987 yılında Karayolları tarafından onarıldı.

Kırklareli ilinde ayrıca, Ergene Nehri üzerinde bulunan Mimar Sinan’ın dev eserlerinden beş gözlü Alpullu (Sinanlı) Köprüsü ve üzerindeki namazgâhıyla ünlü altı kemerli Babaeski Sultan IV. Murat Köprüsü görülebilir.

MERİÇ (MECİDİYE) KÖPRÜSÜ 

Osmanlı İmparatorluğu’nun eski başkenti Edirne’yi “köprüler şehri” olarak tanımlamak yanlış olmasa gerek. Dönemin mimari izlerini taşıyan bu zarif köprüler, Tunca ve Meriç nehirlerinin çeşitli bölümlerinde dizi dizi boy gösteriyor. Uzunköprü, Bayezid, Ekmekçizade Ahmet Paşa, Gazi Mihal, Fatih, Kanuni Sultan Süleyman, Saraçhane, Yıldırım ve Yeni Köprü birer mimari ustalık eseri olarak karşımıza çıkıyor. Köprülerin hemen hepsi, Osmanlı sanatının son dönemdeki klasik tarz örneklerini oluşturuyor.

Meriç Köprüsü ve İkinci Köprü isimleriyle de anılan köprü 220 metre uzunluğunda. 12 sivri kemerden oluşan köprünün orta kısmında bulunan en büyük kemerinin açıklığı 16 metreye yaklaşıyor.

Yapı malzemesinin yakınlardaki Arnavutköy kalıntılarından sağlandığı tahmin edilen köprünün görselliğini ortasında yer alan köşk tamamlıyor. Tonoz sistemiyle üstü örtülen köşk, beyaz mermer kullanılarak yapıldı. Yapının iç kısmı kalemişi manzara resimleriyle süslü.

UZUN KÖPRÜ 


Yunanistan sınırına 6 kilometre uzaklıkta yer alan Edirne’nin Uzunköprü ilçesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Trakya’daki ilk yerleşimlerinden biri. Ergene Ovası’na yayılan bereketli topraklarıyla ünlü ilçe, bazı kaynaklara göre dünyanın en uzun taş köprüsü olarak nitelendirilen Uzun Köprü’ye de ev sahipliği yapıyor.

Geniş yatağıyla bataklıklar oluşturan Ergene Nehri üzerine kurulan 174 kemerli köprü, zamanında Osmanlı ordusunun Avrupa’ya geçiş güzergâhındaki önemli noktalardan biriydi. Sultan II. Murat döneminde Mimar Muslihiddin’e yaptırılan ve 1443 yılında tamamlanan bu tarihi eserin inşası kayıtlara göre tam 18 yıl sürdü. Eski adı Cisr-i Ergene olan Uzunköprü ilçesinde yer alan köprünün bazı kemerleri sivri, bazılarıysa yay biçiminde. Köprü 1392 metre uzunluğunda, genişliği ise 5,5 metre.

Kesme taş kullanılarak inşa edilen Uzun Köprü, Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşanan savaşlarda düşman işgali altında kaldı. Üzerinde bulunan kitabelerden biri Yunan işgalinde tahrip edildi. Diğer kitabeyse II. Abdülhamit dönemindeki köprü onarım çalışmalarının ardından ilçedeki Belediye Parkı Çeşmesi’nin üzerine konuldu. İkinci Meşrutiyet döneminde köprünün girişine ilk demokrasi anıtı olarak nitelendirilen Hürriyet Çeşmesi eklendi. Karayolları tarafından genişletilen ve hâlâ trafiğe açık olan Uzun Köprü’nün altından Ergene Nehri’nin sanayi atıklarıyla kirlenen siyah suları akıyor bugün.

IRGANDİ KÖPRÜSÜ 


Irgandili Ali’nin oğlu Hacı Muslihiddin tarafından 1442 yılında inşa edilen Irgandi Köprüsü, özgün mimari stiliyle dünyanın dört çarşılı köprüsünden biri sayılıyor. Bulgaristan’ın Lofça kentindeki Osma Köprüsü, İtalya’nın Venedik kentindeki Ponte di Rialto ve yine İtalya’nın Floransa şehrinde bulunan Ponte Vecchio, üzerlerinde yer alan küçük dükkânlarıyla Irgandi Köprüsü’yle aynı kategoride değerlendiriliyor.

Gökdere üzerine konumlanan bu tarihi yapı, Bursa’nın seçkin semtlerinden Yeşil, Yıldırım ve Emirsultan’ı birbirine bağlıyor.

Üzerinde yer alan nargile kahvehaneleriyle gençlerin buluşma mekânı olan köprü, “kımıldamak” anlamına gelen “ırgamak” sözcüğünden almış adını. Sarı badanalı dükkânları ve gri kemerli gövdesiyle yıllara inat hâlâ ayakta duruyor Irgandi Köprüsü.

KESİK KÖPRÜ 

Tarihi İpek Yolu üzerindeki Anadolu yarımadası hanlar, kervansaraylar ve köprülerden oluşan geniş bir yol ağı sistemiyle yüzyıllar boyunca üzerinde yaşayan çeşitli kavimlerin ticari ve siyasi ilişkilerini sağladı. Kızılırmak üzerine yapılan Kesik Köprü de bu sistemin en önemli parçalarından biriydi.

Sivas – Kayseri eski karayolu güzergâhında bulunan Kesik Köprü, aynı zamanda iki kent arasındaki sınırı da oluşturuyor. Toplam 19 gözü bulunan köprünün 17 gözlü kısmı Sivas ili sınırları içerisinde, 2 gözlü kısmı ise Kayseri ili sınırları içerisinde yer alıyor. Köprü 327 metre uzunluğu ve 5 metrelik genişliği ile ülkemizdeki taş köprüler listesinde en başta gelenler arasına adını yazdırıyor. Yerel halk tarafından Kızılırmak Köprüsü olarak da anılan köprünün en büyük kemer açıklığı 7,90 metre. Köprü Sivas il merkezini Karşıyaka Mahallesi’ne bağlıyor.

TAŞ KÖPRÜ 

Adana şehir merkezini ikiye ayıran Seyhan Nehri üzerindeki tarihi Taşköprü, bir Roma dönemi eseri. Roma İmparatoru Hadrianus zamanında mimar Auxentus’a yaptırılan köprü, 310 metre uzunluğunda ve 11,5 metre genişliğinde.

Orijinali 21 gözlü olarak inşa edilen köprünün bugün sadece 14 kemer gözü kalmış durumda. Halk arasında üzerinden geçtiği nehrin adıyla, Seyhan Köprüsü olarak da anılıyor Taşköprü.

Seyhan ile Yüreğir ilçelerini birbirine bağlayan Taşköprü, tarihi Saat Kulesi ile modern binalar arasında kalan Adana’nın simgesi şimdi.

OLUK KÖPRÜ 

Antikçağda Eurymedon olarak bilinen Köprüçay üzerindeki bu tek kemerli köprü günümüzde koruma altında. Mimari görüntüsüyle 2. yüzyıl Roma dönemine ait olduğu düşünülen Oluk Köprü, denizden bin metre yüksekliğe kurulan Selge ve Pednelissos gibi Pisidia kentlerini Aspendos ve Side gibi Pamphylia şehirlerine bağladığı için tarihi bir öneme sahip.

Bugün Türkiye’de en çok ziyaret edilen bölgelerden Köprülü Kanyon 1973 yılında milli park ilan edildi. Toroslar’ın geçit vermez yamaçlarındaki doğal güzelliklerle bezenen bölge, önemli bir rafting ve cip safari merkezi günümüzde. Antalya Manavgat ilçesi Beşkonak beldesi yakınlarındaki Oluk Köprü, hem tarihi hem de turistik değerleriyle bölgenin önemli dinamiklerinden biri sayılıyor.

BELKIS – KÖPRÜÇAY KÖPRÜSÜ 

Aynı zamanda Belkıs olarak da adlandırılan Aspendos antik yerleşiminin yakınında, Pamphylia’nın görkemli şehirlerinden Side’ye ulaşmak için kullanılan güzergâh üzerinde tarihi bir köprü yer alıyor. Yöre halkınca etrafında kurulan pazar nedeniyle Köprüpazar olarak da anılan Köprüçay Köprüsü, Köprüçay Milli Parkı sınırlarından geçen aynı isimli nehrin iki yakasını birleştiriyor. Romalılar tarafından İS 4. yüzyılın başlarında yapıldığı tahmin edilen bu yapının altından zamanında küçük gemilerin geçtiği rivayet ediliyor. En büyüğü 17 metre genişliğinde irili ufaklı yedi kemer gözünden bugün yalnızca balıkçı teknelerinin geçmesine izin veren Köprüçay Köprüsü Türkiye’nin tarihi değerleri arasındaki yerini koruyor hâlâ.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu